8 Temmuz 2012 Pazar

Biliyorsun her kadın heteroseksüel değildir...

Emilie Autumn (kızıl) ve Veronica Varlow
Emilie'nin aseksüel olmasına rağmen bu kadar çok
öpüşmesi bambaşka bir konudur...
BİSEKSÜEL: Kendi cinsine ve aynı zamanda karşı cinse duygusal, erotik ve cinsel yönelim içinde bulunan kadın veya erkek.
(Kaos GL, "Biliyor(mu)sun Her Kadın Heteroseksüel Değildir" adlı broşürden. Linke tıklayıp broşürü inceleyin kesinlikle, çok içerikli ve ihtiyaç duyulan bi iş yapmışlar.)

13 yaşındaydım, bi arkadaşımla oturmuş birbirimize yeni keşfettiğimiz müzikleri dinletiyoduk. Okulun bahçesinde, ama nedense etraf bomboş... Emilie Autumn'un birkaç şarkısını dinlettim ona, Emilie'nin güzelliğini, yeteneğini övdüm filan derken "O kadar güzel ki lezbiyen bile olunur bu kadın için!" diye bi cümle kuruverdim bi anda. Gülümsedi, "Lezbiyen diğil ama biseksüel olunur..." dedi. "Ben biseksüelim."

Bazen hayatınızda hiç düşünmediğiniz, aklınızın ucundan bile getirmediğiniz şeyleri çok öteden beri bildiğinizi hissedersiniz [şu yazıda bahsetmiştim] de bir anda "biliyorum" dersiniz, "öyleyim".
Benim de hayatımdaki o anlardan biriydi ve dönüp kıza (bunu daha önce hiç düşünmediğim ve söylemediğim hâlde) "Ben de biseksüelim." dedim. Birbirimize sarıldık.

Kızla aramızda daha sonra bi şey yaşamadık bikaç öpüşme hariç, o zamanlar şu benim ünlü "eski sevgili"yle birlikteydim ve onu hiçbir cinsten hiçbi insan için bırakmazdım, bırakmadım. Onun da benim bu biseksüel tarafımdan haberi vardı, hatta beni kıskanıp kızla bırakması gerektiği gibi düşüncelere bile kapılmış bi zamanlar zavallı... Sonra hakkımda lezbiyen olduğuma dair çıkan onca dedikoduyu, bazı kızların benden kaçışını ve daha biçok şeyi "bu kız benim sevgilim" diyerek durdurmamış olmasına hâlâ şaşırıyorum gerçi. Benden bu kadar mı utandı gerçekten, insanları bu kadar mı umursadı? Neyse, bugün onun hakkında konuşmıycam. Sadece hayatımın her önemli meselesine karışmış olması işimi zorlaştırıyo o kadar...

İşte ben kadınlara olan ilgimi böylece tamamen keşfetmiş oldum. Gerçi düşününce her şey çok mantıklı; arkadaşlarım kaslı oğlanları izlerken ben "Vay be kızdaki kalçalara bak..." diye bağrış çığrış uzaktaki bi kızı işaret ederdim. Kadın bedeninin estetiğine, güzelliğine kim karşı koyabilir ki?


Bunda çocukluğumdan beri zevki ve cinselliği kendi bedenim üzerinden, "kadın bedeni" algısıyla görmüş ve deneyimlemiş olmamın katkısı var sanırım. Çünkü ben işe erkeklerin de dahil olduğunu fark ettiğimde "zevk" kavramı "kadın bedeni"yle eşleşmişti çoktan beynimde... Geç oldu ama güç olmadı tabi erkekle, erkek bedeniyle tanışmam; ve çok da sevdim...
Ama içimdeki kadınları çekici bulan taraftan da hiç ödün vermedim...

Bunu "şok değeri" için yaptığımı sananlar oldu; oysa ben tüm homofobik zihinlere inat "biseksüelim!" diye bağırmakla ilerde çok daha güzel bi dünyada yaşayabiliceğim inancıyla, gururla söylüyodum bunu. Okulda başıma iş açmaya başlayınca bas bas bağırmayı kestim, etrafımdakilere zarar veriyodu...

Sanıldığı gibi her kadına sarkıntılık ediyo filan da diğilim. (Genel olarak libidosu yüksek bi insanımdır, o ayrı.)

Hiç kız sevgilim olmadı, âşık olamadım da ondan. Gerçi bi ara E'yle evlilik planları bile kurar, malum "eski sevgili" beni terk ettiği için artık birlikte olabiliriz" filan derdik. Ama derdik sadece, yoksa biz o "eski sevgili"yle de neler neler diyoduk; hani nerde?
Tamam, şimdi aşkın negatif etkilerini (bkz. zombiye dönüştürme) bi kenara bırakalım da yazının ana fikrine dönelim: AŞK AŞKTIR. Ve ben aşkı, güzelliği her cinste de bulabiliyorum.

Sorularınız olursa çekinmeyin: zombikiz.blog@gmail.com (he ya, blogun adını değiştirdim ama mail adresi aynı...)

.Ucube

Hiç yorum yok: